28 Eylül 2011 Çarşamba

Doğa İntikamını alıyor!..

Doğanın intikamı

Rize Belediye Başkanı, "Derenin daha fazla taşması halinde borular patlar. Sadece Rize değil Çayeli'nden Kalkandere'ye kadar olan tüm ilçelerimiz susuz kalır. İlgili diğer kurumlar ile görüşmelerimizi yaptık. Susuz kalmamak için gerekli tedbirleri alacağız" dedi.
Saharha Vadisi’ndeki Taşlıdere üzerinde, Çalık Enerji Grubu’nca yapımı süren Ada HES projesi için derenin yönünün değiştirilmesiyle, kent merkezi ve 9 ilçe ile 26 köyün ve yaklaşık 250 bin nüfusun içme suyu ihtiyacının karşılandığı Andon İçme Suyu ana şebekesi tehdit altına girdi.

21 Eylül 2011 Çarşamba

Bilgisayar - İnternet - Bilim Teknoloji Tasarım Dünyası: Gekolar, bukalemunlar gibi kendini gizleyebiliyorl...

Bilgisayar - İnternet - Bilim Teknoloji Tasarım Dünyası: Gekolar, bukalemunlar gibi kendini gizleyebiliyorl...: Çok dikkatli bakmadan görmek imkansız gibi. Gekolar, bukalemunlar gibi kendini gizleyebiliyorlar. Amerika’nın Teksas eyaletinden Gregg ...

Hayvan Bakımı, Hayvan Eğitimi, Hayvan Resimleri Veterinerlik & Hayvan Sağlığı

17 Eylül 2011 Cumartesi

Nedir, Neden, Nasıl, Nerede ?: Silvikültür Nedir?

Nedir, Neden, Nasıl, Nerede ?: Silvikültür Nedir?: Silvikültür Nedir? Silvikültür; Latince kökenli bir kelime olup " Silva = orman " ve " Kültüra = yetiştirmek " kelimelerinin birleşmes...

Nedir, Neden, Nasıl, Nerede, Ne zaman, Hangi

8 Eylül 2011 Perşembe

Anadolu'nun İsyanı Duymadım, görmedim, bilmiyorum diyenler için

Duymadım, görmedim, bilmiyorum diyenler için Anadolu’daki dere ve doğa katliamı belgelendi…
Enerji ve kalkınma politikalarının doğa ve akarsular üzerindeki olumsuz etkisini ve halkın bu yatırımlara karşı tepkisini gözler önüne seren ‘Anadolu’nun İsyanı’ adlı film rekora gidiyor.

Herhangi bir kar amacı güdülmeden konuya duyarlı insanların gönülden destekleriyle tamamlanan film, HES’lere karşı Anadolu’da verilen mücadeleyi bizzat onların ağzından anlatıyor.

Hidroelektrik santrallerin (HES) doğa ve kırsalda yaşayan insanlar üzerindeki olumsuz etkilerini ve HES yatırımlarına karşı verilen mücadeleleri anlatan ‘Anadolu’nun İsyanı’ adlı kısa film gönüllü desteklerle ve kolektif bir çalışma sonucu ortaya çıkarıldı.

Anadolu’nun dört bir yanında devam eden HES çalışmalarının yıkıcı etkisine dikkat çeken film Akdeniz’den Karadeniz’e, Doğu Anadolu’dan Ege’ye kadar 20 bin kilometre yol kat edilerek çekildi.

İnternet üzerinden indirilebilen, çoğaltılmasına ve dağıtılmasına, festival ve toplu gösterimler için özel izin alınmasına, kullanılmasına herhangi bir kısıtlama konulmayan film, Anadolu derelerinin özgür akması için mücadele edenlere adandı.

Bir haftada içerisinde 200 bine yakın izleyiciye ulaşan filme dileyen herkes sosyal paylaşım sitelerinden,
anadolunehirleri.org/​tr.html,
anadoluyuvermeyecegiz.ne

tvimeo.com/​vermeyoz/​film izleyebilir

yada
anadolunehirleri.org/​filmHD.zip,anadolunehirleri.org/​film.zip,
adresler fazla yüklenmeden dolayı çalışmıyorsa geçici olarak:

rapidshare.com/​files/​451489265/​film.mp4
adresinden film indirebilir.

Filmin en kısa sürede 7 dilde çevirisi bekleniyor ayrıca, önümüzdeki aylarda filmin uzun metrajlı halinin de yayınlanması söz konusu.

Filmle ilgili yapılan açıklamada, şunlar söylendi:
“Bizlerin doymak bilmeyen tüketim alışkanları ve ihtiyaçlarının doğa üzerindeki yıkıcı etkisi her geçen gün biraz daha artıyor. Hiç haberimiz olmasa da, umursamazsak da, gitmesek de, görmesek de bizim bu yaşam biçimimizin bedelini birtakım canlılar, insanlar ödüyor. Bu film; bir yandan Anadolu nehirleri ve doğası için verilen mücadeleleri anlatırken, bir yandan da şehirlerde hiçbir sorun yokmuş gibi yaşamaya devam eden insanlara ayna tutmak ve bu soruna ortak etmek için hazırlandı. Unutmamız gerekiyor ki, bu ateş sadece düştüğü yeri değil tüm canlı yaşamını yakacak. Bu gerçeğin fakına varanlar Nisan ayında tüm Anadolu’dan Ankara’ya doğru yürümeye başlayacak. Bu yürüyüşe katılmak ve destek vermek hepimizin yaşama karşı ortak sorumluluğudur.

Filmin indirilmesi, çoğaltılması ve dağıtılmasında hiç bir sakınca yoktur.

Anadolu'nun tüm canlılarına armağan olsun..''



Orman - Ormancılık - Ekoloji - Çevre Ekosistem - çevre,doğa,bitkiler,canlı yaşamı Bitki ekolojisi,Hayvan ekolojisi,tür ekolojis

7 Eylül 2011 Çarşamba

'Ayılarla aramızdaki düzeni HES ve barajlar bozdu'

'Ayılarla aramızdaki düzeni HES ve barajlar bozdu' Doğa Derneği, yaşam alanları tahrip edildiği için yerleşim bölgelerine daha yakın yaşamak zorunda kalan ayılarile insanlar arasındaki çatışmanın, artarak devam edeceğini belirtti.

Doğa Derneği İnsan-Ayı Çatışması Projesi Koordinatörü Eray Çağlayan, yaşam alanları tahrip edildiği için yerleşim bölgelerine daha yakın alanlarda yaşamak zorunda bırakılan ayılarla insanlar arasında çatışmanın artarak devam edeceğini belirtti. Ayı saldısının gerçekleştiği köyde yaşayan Murat Çimen ise “Ayılarla aramızdaki düzeni HES ve barajlar bozdu” dedi. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu, doğaya müdahaleler nedeniyle ayıların beslenme düzeninin bozulduğunu, aç kalan başka canlılar gibi ayıların beslenmek için yerleşim yerine indiğini söyledi.
Eray Çağlayan, ayıların insanlara saldırmasına ilişkin yaptığı açıklamada İspir ve Çoruh vadisinde HES ve baraj gibi habitatları parçalayan yatırımlar nedeniyle ayıların yaşam alanlarının parçalanarak küçük alanlarda yaşamaya zorlanmasının neden olduğunu söyledi. Yaşam alanları küçülen ve doğada yeteri kadar beslenemeyen hayvanların besin bulmak için insan yerleşimlerinin yakınlarına girerek bahçelerden veya çöplüklerden beslenmek zorunda kaldığını vurgulayan Çağlayan, “Özellikle İspir gibi habitatın zayıf ve doğal yaşam alanlarının küçüldüğü alanlarda boz ayıların bağ, bahçe gibi insanların yaşam alanlarına gelerek besin aramaları kaçınılmazdır. Dünyanın en barışçıl ayıları Türkiye’de olmasına karşın doğanın dengesinin gözetilmediği ve çatışmayı önleyecek gerekli önlemlerin almadığı İspir gibi bölgelerde gelecekte insan-ayı çatışması giderek artacaktır” dedi.

Ayıların yuvaları tahrip edildi
Soyak tarafından inşa edilen Gülbağ Hidroelektrik Santrali’nin (HES) inşası sırasında ayıların su yatakları dinamitlendiğini buralarda da çok sık yavru ayı görüldüğünü belirten Murat Çimen, “Ayılar daha önce insanlardan kaçıyordu. Çoruh ve tüm kolları HES ve baraj nedeniyle şantiye ve dinamit yatağına döndüğü için ayılara sığınacak yer kalmadı. Ayılarla aramızdaki düzeni HES ve barajlar bozdu”diye konuştu. KTÜ Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu ise insanların dünyanın pekçok yerinde yabani hayvan saldırısına maruz kalabildiğini belirterek, “Bu tür olayların sosyal ormancılık açısından değerlendirilmesi lazım. Ormanlarda turizm amaçlı kesmeler, yüksek yaylaların sayfiye amaçlı kullanılması gibi nedenlerle ayıların doğal yaşam alanlarına girmeye başlandı. Hal böyle olunca da ayıyla insanların karşılaşma ihtimali arttı” dedi. Ayıların, yanlarında yavruları varken her şeyi tehdit olarak algıladıklarını anlatan Kurdoğlu, şöyle devam etti:
“Ayı insana tehdit olarak algıladığı için saldırır. Ekosistemi yeniden rehabilite etmek, ayıyı insan yerleşiminden uzak tutar. Ayı popülasyonunun olduğu yerlerde meyveli ağaç dikimi gerçekleştirilmeli. Doğal dengeye insan müdahalesi ne kadar fazla olursa bu ve benzeri durumlarla karşılaşma oranı daha da artacaktır. Ayı-insan çatışması ya da yaban hayvanı-insan çatışması sosyal ormancılık problemidir”
Orman - Ormancılık - Ekoloji - Çevre Ekosistem - çevre,doğa,bitkiler,canlı yaşamı Bitki ekolojisi,Hayvan ekolojisi,tür ekolojis

4 Eylül 2011 Pazar

Nehir, Nehir Resimleri / Nehir Manzara

Nehir, Norveç





Manzaralar ve Doğa Resimleri Manzara resimleri,doğa resimleri,güzel resimler
Orman - Ormancılık - Ekoloji - Çevre Ekosistem - çevre,doğa,bitkiler,canlı yaşamı Bitki ekolojisi,Hayvan ekolojisi,tür ekolojisi

Kuyruklu yıldız resimleri evrenin büyüsü kuyruklu yıldızlar

Birbirinden güzel kuyruklu yıldız fotoğrafı



kuyruklu yıldız

İnci Bakımı, İnci Çiçeği, İnci Çiçeği Hakkında Bilgiler


Nisan-mayıs ayları arasında beyaz ve güzel kokulu çiçekler açan, 20-30 cm boyunda, sürünücü köklü, çok yıllık otsu bir bitki. Daha çok gölgeli ve rutubetli yerlerde, orman altlarında, vâdilerde ve dere kenarlarında yayılış gösterir.

Kaktüs Toprağı

Toprak Karışımında Kullanılan Malzemeler
Toprak için farklı malzemeler kullanarak ideal bir karışım hazırlanmasının temel nedeni köklerin hava alarak gelişimini sürdürmesi ve suyun saksı içinde birikmesini önleyerek akışkanlığını sağlamaktır . Bu malzemeler aynı zamanda üst örtü olarakda kullanılmaktadır.Bunun nedeni

Kaktüs Yetiştiriciliğinde Gerekli Malzemeler

Gerekli Malzemeler:
Her ne kadar aletler konusu sitemizin bir başka kısmında daha detaylı olarak ele alınmaktaysa da, bu bölümde birkaç malzemeye değinmekte yarar var. Bir kaktüs severin belki de ilk ihtiyacı kalın bir çift eldivendir. Yapı malzemeleri satan yerlerde ya da nalbur dükkanlarında deriden yapılmış kalın eldivenler bu iş için uygundur. Yine de, bu tür bir eldivene bile güvenemeyeceğiniz durumlar olacaktır, diyelim ki, echinopsis gibi sivri ama ince dikenli bir bitkinin dikenleri bu eldivenlere işleyemeyebilir, ama mesela bir ferocactus ya da echinocactus grusonii gibi hem ağır hem sağlam dikenli bir türde yeterli olmayabilir. Böyle bir durumda bitkiyi kalınca katlanmış bir gazete kağıdı ya da oluklu mukavva ile sarıp tutmak gerekebilir.
Saksılama ve toprak

Kaktüslerde Hastalıklar & Zararlılar

Mantar ve virütik hastalıklar:
Her ne kadar kaktüsler normalde hastalanmaya çok yatkın bitkiler değilseler de, örtü altında, yeterli havalandırma olmayan, rutubetli ortamlarda mantar hastalıkları gelişebilir. Aynı şekilde, hastalıklı, ölmekte olan gövde parçalarının ortamdan uzaklaştırılmaması da çürüme sonucu oluşan küf ve mantarlara yol açabilir.

Bocek Kapan Venüs (Venüs Fly trap - Dionaea muscipula)

Bitkiler arasında avlananlar, et ile beslenenler vardır. Birbirinden şaşırtıcı yöntemlerle avlanan bitkilerden biri ise Venüs bitkisidir.
"Venüs", üzerinde dolaşan böcekleri yakalar ve bunlarla beslenir. Bu bitkinin avlanma sistemi son derece karmaşıktır. Çeşitli bitkiler etrafında gezinerek kendine yiyecek arayan bir sinek, birdenbire oldukça cazip bir bitki ile, yani venüsle karşılaşır. Bir çanağı kavramış ellere benzeyen bu bitkiyi cazip kılan şey, yapraklarının dikkat çekici kırmızı rengi ve daha da önemlisi, bu yaprakların çevresindeki bezlerden salgılanan şeker kokulu salgıdır. Kokunun dayanılmaz cazibesine kapılan sinek fazla tereddüt etmeden bu ilginç bitkinin üzerine konar.

Yiyecek kaynağına doğru ilerlerken bitki üzerindeki zararsız görünümlü tüylere de ister istemez dokunur. İşte bunun üzerine bitki aniden kapanıverir. Sinek, ansızın üzerine sımsıkı kapanan bir çift yaprağın arasında sıkışıp kalır. Venüs bitkisi biraz sonra "et eritici" sıvısını salgılamaya başlayacak ve kısa bir süre içinde sineği bir tür pelteye dönüştürecek, sonra da emerek tüketecektir.





Bitkinin sineği yakalamaktaki hızı son derece etkileyicidir. Bitkinin kapanma hızı, insan elinin maksimum kapanma hızından daha fazladır (eliniz açıkken ortasına konan bir sineği yakalamayı denerseniz, büyük olasılıkla başaramazsınız, ama bitki bu işi başarabilmektedir). Peki kasları, kemikleri olmayan bir bitki nasıl olup da böyle ani bir hareket yapabilmektedir?

Araştırmalar venüs bitkisinin içinde elektriksel bir sistem olduğunu ortaya koymuştur. Sistem şöyle çalışır: Bitkinin tüycüklerinde sineğin çarpmasıyla oluşan mekanik etki, tüycüklerin altındaki alıcılara iletilir. Eğer mekanik itme yeterince güçlüyse, alıcılardan tıpkı bir havuzdaki dalgalar gibi tüm yaprak boyunca elektriksel sinyaller yollanacaktır. Sinyaller yaprakları ani bir biçimde hareket ettiren motor hücrelere ulaşır ve sineği yutacak mekanizma harekete geçer.

Bitkinin uyarı sisteminin yanında, yapraklarının kapanmasını sağlayan mekanik sistem de son derece mükemmel bir yaratılıştadır. Bitki içindeki hücreler elektriksel uyarı alır almaz bünyelerindeki su dengelerini değiştirirler. Yaprakların oluşturduğu kapanın iç tarafındaki hücreler bünyelerindeki suyu bırakıp çökerler. Bu olay havası alınmış bir balonun sönmesine benzer. Kapanın hemen dışındaki hücreler ise aşırı su alarak şişer. Böylece insanın kolunu hareket ettirmesi için bir kasın gevşerken ötekinin kasılmasına benzer şekilde, kapan kapanır. İçerde hapsolan sinek ise her çırpınmasında tüylere tekrar tekrar değerek, elektriksel itmenin tekrar oluşumuna ve dolayısıyla da yaprağın daha sıkı kapanmasına neden olmaktadır.
Bu arada kapanın yüzeyindeki hazım bezleri de uyarılmaktadır. Uyarı sonucunda bezler sineği yavaşça eritecek sıvıyı salgılamaya başlarlar. Böylece bitki, protein bakımından hayli zengin bir çorba haline gelen sineğin peltesini kullanarak beslenir. Sindirimin sonunda ise, tuzağın kapanmasını sağlayan mekanizma tersine işleyerek kapanın açılması sağlanır.

Ayrıca sistemin bir ilginç özelliği daha vardır: Tuzağın harekete geçmesi için tüylere üst üste iki kez dokunulması şarttır. İlk dokunma elektrik potansiyelini oluşturmakta fakat tuzak kapanmamaktadır. Tuzak ancak ikinci bir dokunmayla elektrik potansiyelinin belirli bir boşalma düzeyine ulaşması sonucu kapanmaktadır. Sinek tuzağı bu çift hareketli mekanizma sayesinde gereksiz yere kapanmaz. Örneğin bitkinin içine bir yağmur damlasının düşmesi durumunda kapan harekete geçmez
Orman - Ormancılık - Ekoloji - Çevre Ekosistem - çevre,doğa,bitkiler,canlı yaşamı Bitki ekolojisi,Hayvan ekolojisi,tür ekolojisi

Türkiye'de tarla ve bahçe bitkilerinin tür zenginliği ve endemizmi

Türkiye,iki önemli Vavilovyan gen merkezinin kesiştiği noktada yer almaktadır:Akdeniz ve Yakın Doğu.By iki bölge tahılların ve bahçe bitkilerinin ortaya çıkışında çok önemli bir role sahiptir.Anadolu kökenli tarım bitkisi türlerinden bazırları şunlardır: Linum sp ., Allium sp. , Hordeum sp. ,Triticum sp. , Avena sp. ,Cicer sp. , Lens sp. , Pisum sp.,
Vitis sp. , Amygladus sp. , Prunus sp. , Beta sp. , vb.

Türkiye'de beş ayrı "mikro-gen merkezi" bulunmaktadır:
Trakya-Ege Bölgesi:Ekmeklik buğday, durum buğdayı, Poulard buğdayı, değnek buğdayı, küçük kızıl buğday, mercimek, nohut, kavun, burçak, acıbakla ve yonca.

Güney-Güneydoğu Anadolu:Çift taneli buğday(Tiriticum dicoccum), küçük kızıl buğday, Aegilops speltoides, kabak, karpuz, salatalık, fasülye, mercimek, bakla, üzüm asması ve yem bitkileri.

Samsun, Tokat, Amasya:Çok sayıda meyve cinsi ve türü , bakla, fasülye, mercimek ve hayvan yemi olarak kullanılan çeşitli baklagiller.

Kayseri ve çevresi:Badem, elma, bezelye, meyve türleri, üzüm asması, mercimek, nohut, kaba yonca(alfalfa) ve evliyaotu.

Mercan adı altında toplanan türlerin sayısı on binleri buluyor.

Mercanların büyüleyici dünyası

Mercan adı altında toplanan türlerin sayısı on binleri buluyor. İlk bakışta birbirlerine benzeyen bu canlılar, ayrıntılarda önemli farklılıklar sergiliyorlar.


"Tubastrea" türü mercanlar bir ahtapotun çevresini sarıyorlar.
Mercanlar, omurgasız canlılar. Bu nedenle, ya kalkerden oluşmuş sağlam bir zemini destek alarak ya da resimdeki gibi hareket eden başka canlılara sarılarak yaşamlarını sürdürüyorlar. Bazı poliplerin uzunluğu birkaç milimetreyi geçmiyor. Ama, hep birlikte 600.000 kilometrekarelik bir alanı kaplıyorlar.Polipler, aslında çok basit organizmalar. Tüp biçiminde bir keseden ve sinirler ağından oluşuyorlar.
"Diplora strigosa"
"Phsogyra lichtensteini" türü mercanlar, yeryüzündeki en eski mercan türlerinden biri olarak kabul ediliyor. Gezegenimizin ilk mercan örneklerinin, Paleozoyik Çağ'da, yani bundan 570 milyon yıl önce ortaya çıktıkları sanılıyor. Denizyıldızları, mercan poliplerinin salgıladıkları maddelerle besleniyorlar. Denizyıldızlarından sonra mercanların en önemli düşmanlarından birisi de "papağan balığı"...Her polipin midesi diğerleriyle iç içe, bir mercan kolonisinin bir tek sindirim sistemi var. Mercanlar küçük canlılar, ama, koloniler halinde yaşadıkları için çok büyük alanları kaplayabiliyorlar. Okyanus derinliklerinin yüzde 0,2'si mercan setlerinden oluşuyor.

"Nematosit" denilen kapsüller
Kızıldeniz'deki bir mercanın dokungaçlarının üstünde "nematosit" adı verilen kapsüller bulunuyor. Bu kapsüllere dokunulduğu zaman patlayıp açılıyorlar. "Diplora strigosa" türü mercanlarınsa görme duyusu yok. Avlarının yerini belirlemek için, organik sıvılara karşı duyarlı olan "kimyasal alıcılar"ını kullanıyorlar.Mercanların canlı renklerinin nedeni, hücrelerinde içerdikleri pigmentler ve dallarında yaşayan yosunlar. Birçok av, bu canlı renklerin cazibesine kapılıyor ve onlara yem oluyor.

Orman - Ormancılık - Ekoloji - Çevre Ekosistem - çevre,doğa,bitkiler,canlı yaşamı Bitki ekolojisi,Hayvan ekolojisi,tür ekolojisi

1 Eylül 2011 Perşembe

Mercanların katili insanlar

Mercanları insanlar öldürüyor

İnsandan geçen bir bakterinin mercanları öldürdüğü tespit edildi.
Sonuçları Plos One dergisinde yayımlanan araştırmada bilim adamları, ilk kez insandan omurgasız bir hayvana bulaşabilen bakteri buldu.
Florida'daki Rollins College'de görevli bilim adamları, insanda solunum ve idrar yolu, hatta beyin zarı iltihabına neden olan, özellikle yeni doğan bölümlerinde öldürücü olabilen hastane bakterisi olarak da bilinen Serratia marcescensin kanalizasyon üzerinden denizlere ulaştığını ve mercanları öldürdüğünü saptadı.
Key West mercan adalarının doğusundaki Sambo resifinden sağlıklı mercan örnekleri alan bilim adamları, bunlara kanalizasyondan alınan Serratia marcescens bakterisinin yanı sıra escherichia-coli bakterisi enjekte etti.
Serratia marcescens bakterisi verilen mercanların dört gün içerisinde hastalandığı, beşinci gün öldüğü görüldü. Altıncı gün mercandan geriye sadece beyaz, kalker iskeletin geriye kaldığı gözlemlendi.
Araştırmada yer alan Kathryn Sutherland, "Mercanların ölümüne neden olan bu korkunç hastalığın kaynağının insan olduğunu ispatladık." dedi.
Sutherland, bu sonucun iyi tarafının ise bakterinin yayılmasının daha etkin çalışan arıtma tesisleriyle nispeten engellenebileceği olduğunu belirtti.

Araplar atları - Araplar atlarının Tarihi

Suudi yetkililer Arap yarımadasında 9000 yıl önce atların evcilleştirildiğine dair işaretler taşıyan bir alanda arkeolojik araştırmaların başlatıldığını açıkladı

Suudi Arabistan Turizm ve Eski Eserler Komisyonunun başkan yardımcısı Ali el-Gabban, bulunan eser ve aletler üzerinde yapılan Carbon-14 testlerinin ve ortaya çıkarılan insan kalıntıları üzerindeki DNA testlerinin, bu yapıtların tahminen M.Ö. 7000 yılına ait olduğunu gösterdiğini söyledi.

Uzayan balık boyları

Uzayan balık boyları çevrecileri sevindirdi

Avlanma limitinin lüfer için 14'ten 20 santimetreye, lagos ve orfoz için de 30'dan 45 santimetreye çıkarılması, çevre örgütlerini sevindirdi.
Orfoz ve lagos türleri için belirlenen ölçüleri yeterli bulan çevreciler, diğer türler için de aynı duyarlılığı beklediklerini bildirdi.
Greenpeace Akdeniz Denizler Kampanyası Sorumlusu Banu Dökmecibaşı, Greenpeace Akdeniz'in başlattığı ''Seninki kaç santim'' kampanyası bünyesinde ''Bakan'a kalem'' sloganıyla bir proje yürüttüklerini söyledi.
Dökmecibaşı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker'in ''su ürünleri avcılığını düzenleyen