Ham ve ara madde yönünden tamamen dışa bağımlı olan ülkemizde kullanılan fosforlu gübrelerin toksik metal içerikleri yönünden herhangi bir yasal düzenleme mevcut değildir. Bu metallerin tarım ürünleri tarafından alınmasıyla besin zincirine girmesi ya da topraktan yıkanarak su ortamına ulaşma olasılığı, büyük bir çevresel tehlike oluşturmaktadır. Ayrıca bu tip metaller toprakta mevcut doğal organik asitler ile bileşikler oluştururlar. Bu da metallerin topraktan aşağı taşınımını hızlandırarak yeraltı suyuna karışmalarına dolayısıyla içme ve sulama sularının kirlenmesine neden olmaktadır. Ülkemizde gübre tüketiminin en yoğun olduğu bölgeler Akdeniz, Marmara ve Ege Bölgesi'dir. Akdeniz Bölgesi'nde en fazla gübre tüketilen illerin başında Mersin gelmektedir. Mersin Ilinde son yıllarda tarım yapılan topraklarda toksik metal konsantrasyonu mevcut sınır değerlerden fazla bulunmuştur. Tarım topraklarındaki toksik metallerin kaynağının fosforlu gübreler olma ihtimalinden hareketle ülkemizde fosforlu gübre üreten biri kamu, beşi özel olmak üzere toplam altı gübre fabrikasından fosforlu gübre, fosforlu gübre üretiminde ham madde olarak kullanılan fosfat kayası ve ara ürün olarak kullanılan fosforik asit numuneleri alınarak toplam kadmiyum, kurşun, nikel ve arsenik konsantrasyonları tarafımızdan belirlenmiştir. Bu araştırma ülkemizde aşırı ve bilinçsiz bir şekilde tüketilen gübre kullanımının denetim altına alınarak gelecekte katlanarak artacak olan çevre kirliliğinin önlenmesi düşüncesiyle yapılmıştır. Ayrıca kullanılan fosforlu gübrelerin (DAP, TSP ve kompoze) toksik metal içeriğinin diğer ülkelerde standart kabul edilen sınır değerleri aşıp aşmadığı da incelenmiştir. Bulgulara göre fosforlu gübre üretmek için tamamen yurt dışından ithal edilen ham fosfat kayasının ağır metal içerikleri yüksek bulunmuştur. Cd, Pb, Ni ve As konsantrasyonu sırayla 358, 335, 386 ve 531 mg/kg P olarak belirlenmiştir. Diğer gübrelere kıyasla fosfat kayası en yüksek Cd ve As konsantrasyonuna sahip bulunmuştur. Son yıllarda fosforlu gübre üretiminde ham kaya fosfatının yerini alan fosforik asitin hacim ilkesine göre maksimum Cd, Pb, Ni ve As konsantrasyonu ise sırayla 114, 11, 201 ve 81 mg/L P'dir. Ham kaya fosfatı ve fosforik asitin metal içeriği, ithal edildikleri ülkelere göre farklılık göstermiştir. Toplam 14 gübrenin 10'unda kadmiyum konsantrasyonu sınır değer olan 8 mg/kg gübre değerinin üzerinde, 2'sinde ise bu değere çok yakın bulunmuştur. kurşun konsantrasyonu kompoze gübrede sınır değerin(100 mg/kg) yaklaşık 5 katına ulaşmıştır. DAP ve TSP'de arsenik konsantrasyonu, sınır değeri aşmamıştır. Ancak toplam 10 kompoze gübrenin 4'ünde arsenik konsantrasyonu sınır değer olan 50 mg/kg gübre değerinin üzerinde bulunmuştur. Kanada'da gübrelerde maksimum kabul edilebilir Ni konsantrasyonu 180 mg/kg gübre olarak belirlenmiştir. Buna göre yalnızca aynı fabrikada üretilen 20:20:0 ve 15:15:15 kompoze gübrede Ni konsantrasyonu bu sınır değerin yaklaşık sırayla 2,5 ve 1,5 katı bulunmuştur. Genel olarak değerlendirmeler fabrika bazında yapıldığında, farklı ülkelerden hammadde olarak ithal edilen ham kaya fosfatının metal içeriğinin (Ni hariç) üretilen fosforlu gübrelere yansıdığı görülmektedir. Toplam 6 gübre fabrikasından sadece ikisinde üretilen gübrelerin toksik metal içeriği diğerlerinden daha düşüktür. Bunun nedeni kullanılan ham kaya fosfatının toksik metal içeriğinin düşük olmasıdır. Benzer durum fosforik asit içinde geçerlidir.
Sonuç olarak, tarım topraklarında verimi artırmak amacıyla tüketilen DAP, TSP ve kompoze gübrelerin özellikle Cd içeriği oldukça yüksek bulunmuştur (>8 mg/kg gübre). Türkiye'de üretilen gübrelerin yaklaşık %87'sinde 8 mg/kg gübre sınır değerine yakın (7,5 mg/kg gübre) ya da 2-5 kat üzerindedir. Bu durum Türkiye'de gübre tüketiminin yoğun olduğu tarım topraklarımızın kirlendiğinin ya da gelecekte kirlenme olasılığına sahip olduğunun göstergesidir. Bu nedenle gübre ile ilgili yasal düzenlemelere ve kontrol sistemine acil ihtiyaç vardır. Özellikle fosforlu gübrelerin aşırı miktarda uygulandığı topraklarda kadmiyum konsantrasyonunun sınır değeri (3 mg/kg toprak) aşıp aşmadığının belirlenmesi önem arz etmektedir. Topraktan bitkiye geçiş oranı çok yüksek olan (1-10) ve toprakta oldukça hareketli olan kadmiyumun çok düşük konsantrasyonlarda bile özellikle çinko noksanlığında bitkiler tarafından kolaylıkla alınması ve bitkinin yenen kısımlarında birikmesi bu metalin çevre sağlığı açısından büyük bir tehlike potansiyeline sahip olduğunu göstermektedir. Çünkü Türkiye tarım topraklarının yaklaşık %50'sinde çinko noksanlığı olduğu bilinmektedir. Fosforlu gübrelerdeki toksik metal konsantrasyonu konusunda 1980'li yıllardan itibaren başta Avrupa olmak üzere pek çok ülkede yasal düzenlemeler getirilmeye başlanmıştır. Bu sınırlama özellikle bitkilerce kolay alınması ve topraktan kolayca yıkanması gibi özellikleri nedeniyle besin zinciri yoluyla insan sağlığını tehdit eden kadmiyum metaline odaklanmıştır. Bazı ülkelerde fosforlu gübre için önerilen kadmiyum sınır değerleri Isviçre, Norveç, Finlandiya'da 50 mg/kg P, Isveç'te 100, Danimarka'da 110, Almanya ve Belçika'da 200, Avustralya'da 345 olarak kabul edilmiştir. Hollanda'da ise bu değer 35 mg/kg P'a düşürülmüştür. Avrupa Birliği ise gübrelerdeki Cd değerinin 2006'ya kadar 60 mg Cd/kg P2O5, 2010 a kadar 40 mg Cd/kg P2O5, 2015 e kadar ise 20 mg Cd/kg P2O5 değerine indirileceğini kabul etmiştir. Bu değerler sırayla yaklaşık 26, 17 ve 9 mg/kg fosfat değerine eşdeğerdir. Avrupa Birliği'ne girme yolunda ilerlediğimiz bu günlerde, bu konuda üye ülkelerle uyumun sağlanabilmesi için hem yurt dışından ithal edilen ham ve ara madde için hem de üretilen fosforlu gübreler için toksik metal konsantrasyonu açısından bir yasal sınırlama getirilmelidir. Çünkü ülkemizde ne yurt dışından ithal edilen ham ve ara madde için ne de üretilen fosforlu gübreler için herhangi bir standart uygulanmamaktadır. Bu sınırlama sadece fosforlu gübreler için değil diğer gübreler içinde geçerli olmalıdır. Ayrıca, fosforlu gübreler eser miktarda uranyum (U), radyum (Ra) ve toryum (Th) gibi radyoaktif madde içerdiğinden bu sınırlamalar radyoaktif madde içeriğini de kapsamalıdır. Üretim aşamasında gübrelerden toksik metallerin uzaklaştırılması fosforlu gübrelerin fiyatını artırabilir. Fakat besin zincirindeki toksik etkileri dikkate alındığında gübre üretim aşamasında bu metallerin giderilmesi, toksik etkilerin ortadan kaldırılmasında en etkili yoldur. Ülkemiz açısından değerlendirildiğinde ham ya da ara maddenin radyoaktif madde ve toksik ağır metal konsantrasyonu en düşük olan ülkelerden ithal edilmesi bir çözüm yoludur. Ülkemizde gerek yurt dışından ithal edilen ham ve ara madde de gerekse üretilen fosforlu gübrelerde toksik ağır metal yönünden herhangi bir standardın uygulanmaması ve analizinin yapılmaması gelecekte bu toksik metallerden kaynaklanan toprak kirliliği yükünü daha da artıracaktır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Orman - Ekoloji - Çevre Ekosistem - çevre,doğa,bitkiler,canlı yaşamı