Biyocoğrafya canlıların yayılışı ile ilgilenen bir bilim dalıdır. Buna bağlı olarak belli bir bölgedeki bitki varlığı (=flora) ve hayvan varlığı (=fauna)mn yayılışı ve onların biyoekolojik özelliklerini araştırır. Yani bir anlamda ZOOLOJİ ve BOTANİK'in objelerini COĞRAFİK bakış açısından inceler. Diğer yandan da canlıların çevreleri ile olan ilişkilerini araştıran EKOLOJİ ile yakın ilişki içindedir. Biyocoğrafyanın ana görevi bir bitki veya hayvan türünün nerede ve neden orada bulunduğunu araştırmaktır. Bunu sağlamak için, yukarıda belirtilen bilim dalları ile birlikte çalışır.
Biyocoğrafyanın alt dallarından olan BİYOSÖNOTİK BİYOCOĞRAFYA yaşama birlik*lerinin bulunduğu bölgelerin biyolojik özelliklerini; EKOLOJİK BİYOCOĞRAFYA, canlıların biyotik ve abiyotik koşullarla olan ilişkilerini dikkate alarak, onların yaşadıkları alanı ve oradaki çeşitli biyoekolojik değişimleri; TARİHSEL-FİLOGENETİK BİYOCOĞRAFYA Jeoloji, Paleontoloji, Paleoklimatoloji ve Evrime dayanarak elde edilmiş kanıtlardan yararlanarak, canlıların varoluşundan bu yana, yayılışlarında gösterdikleri bi*yoekolojik değişmeleri ve bunların nedenlerini araştırır.
BİTKİ ve HAYVAN COĞRAFYASI (=FİTOCOĞRAFYA ve ZOOCOĞRAFYA)nın çalışma yöntemleri benzerlik gösterir; ancak bunlar birbirlerinden bağımsız olarak gelişmişlerdir. İkisinin de amacı bilimsel sonuçlara karşılaştırmalarla ulaşıp, birbiri ile entegre edilmiş bir şekilde BİYOCOĞRAFYANIN ortaya çıkmasını sağlamaktır.
Biyo Coğrafya Alan Kavramı
Bitkiler genelde hareket edemedikleri için, onların yaşadıkları bölgelerin betimlemesi kolayca yapılabilir. Buna karşın, hayvanların hareketli olması ve sürekli yer değiştirmeleri, onların yaşadıkları alanların betimlemesinin yapılmasını zorlaştırır. Bu durum özellikle uça*bilen hayvanlar için daha da zordur. Örneğin bir kuş türü, belli bir bölgede yaşamamasına rağmen, oraya raslantı sonucu gelmiş olabilir. O türün yaşama alanının betimlemesi yapılırken, normalde orada yaşamıyan; ancak bir kez izlenen kuş türü için, o alanın yaşama bölgesi olarak verilmesi insanı yanıltabilir. Bu nedenle tartışmalara da neden olabilir. Buna meydan vermemek için, özellikle kuş türlerinde o türün orada birkaç kez izlenmesi ve bunun da resim veya filmle tesbit edilmesi gerekir. Buna ek olarak, her zaman bu alanların homojen; yani benzer yoğunluk ve dağılışta olmıyabileceğini de gözardı etmemek lazımdır. Örneğin "A" bölgesinde yayılışı verilen bir tür, o bölgenin alt zonunu oluşturan dağlık bölümlerde, hiç izlenmemiş olabilir. Yine, belli bir bölgede uzun süreden beri izlenen bir tür, orada bir daha görülmiyebilir. Örneğin ipekkuyruk kuşu (Bomybicilla garrulus) ve dağ ispinozu (Fringilla montifringilla), bir yaşama alanında bazı yıllar çok yoğun olduğu halde, bazı yıllar hiç görülmez. Bu türler bir nevi NOMAD (=GÖÇER) davranışı sergiler. Bazen de üreme ve gezme alanları farklı olan türler vardır. Örneğin yılan balığının ürediği ve beslendiği alanlar birbirinden çok farklıdır. Bu durum bazı göçmen kuşlarda daha da karmaşıktır. Bunların bir yaz yaşama alanı (=kuluçkalama bölgesi), bir kış yaşama alanı (=kışlak), bir de göç yolu yaşama alanı (=göç bölgesi) vardır. Bu bölgeler birbirine hiç benzemedikleri gibi, birçok bakımdan önemli farklılıklar gösterebilir. Örneğin Plaearktiğin kuzey kısmında kuluçkaya yatan leylekler, göç dönemi Balkanlar üzerinden İstanbul Boğazına gelir, burada onbinlere ulaşan sayıları ile büyük kalabalıklar oluşturarak Anadolu'yu kateder ve İskenderun Körfezine, oradan da Sina Yarımadası üzerinden Nil Vadisine ve Afrikanın diğer bölgelerine
geçerler. Aynı rota ilkbaharda gerisin geriye izlenerek, Avrupa'nın kuzey böl*gelerine kadar gidilir. Boyun çeviren (=Jynx torquilla) bir yandan göç rotası üzerindeki Anadolu'da kuluçkaya yatarken, diğer yandan, populasyonun bir kısmı kuluçkalamak için Avrupa' ya gider; bu faaliyeti tamamlıyanlar Anadolu populasyonun ile buluşarak, Afrika'nın yolunu tutar. Bir başka örnek olarak, cüce sinekkapan kuşu (=Ficedıda parva) verilebilir. Bu kuş türü de hemen hemen benzer şekilde bir göç serüveni yaşar; ancak Anadolu'da kuluçkaya yatmadan Avrupa'ya, oradan da yine Anadolu üzerinden Afrika'ya gider. Böylece birbirlerinden çok farklı yaşama alanlarından geçerek, yaşamını sürdürür. Bazı türler ise sadece belli bir bölgede yaşarlar. Bunlara "ENDEMİK TÜRLER" denir. Örneğin Anadolu sıvacısı (=Sitta krüperi), Anadolu'da yayılış gösteren bir kuş türü olup, sadece burada doğal populasyon oluşturur. Burada geniş alanlı bir yaşama bölgesi söz konusudur. Oysa Valla Konyonu örbeşik böceği (=Trikopteri) {=Hydroptila varla), çok dar bir bölgede yaşar. Bu şekilde, endemik türleri de yaşama alanı geniş ve dar olmak üzere ayırmak mümkündür
Bir de dünyanın her tarafında yayılış gösteren "KOZMOPOLİT TÜRLER" vardır. Ev serçesi (Passer domesticus) ve ev sıçanı {Rattus rattus) bunun için iyi örneklerdir.
Eğer birbirine yakın akraba türler, farklı bölgelerde yaşıyor ve yaşadıkları alanlar birbir*leriyle kesişmiyorsa, "ALLO PATRİK YAYILIŞ" söz konusudur. Farklı bölgelerde yaşayan bu türlere de "ALLOPATRİK TÜRLER" denir. Buna karşın eğer iki akraba türün yaşadığı alan*lar birbiri ile kesişiyor ve böylece geniş bir yayılım alanı ortaya çıkıyorsa, buna "SİMPATRİK YAYILIŞ" ve bu türlere de "SİMPATRİK TÜRLER" adı verilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Orman - Ekoloji - Çevre Ekosistem - çevre,doğa,bitkiler,canlı yaşamı