Deniz dibi yayılması kuramı,okyanusların tabanındaki yer kabuğunun,deniz altı dağ dizisi boyunca oluştuğunu ileri sürer.Bu kuram daha oluşmadan önce, hemen hemen 20.yüzyılın ortalarına kadar,büyük miktarlardaki tortulun nereye gittiğinin cevabı bilinmiyordu.Yeryüzündeki nehirler,aşındırılmış maddeleri denizlere taşırlar.Üstelik bu işlem dünyamızın şekil kazanmasından bu yana sürmekteydi.Aşınmış maddelerin taşınma hızını ve geçmiş olan yıl sayısını düşününce ortaya çıkan rakam ürpertici boyutlardadır.Bu güne kadar okyanusların dibinde kilometrelerce kalınlığında tortul tabakası birikmiş olmalıydı. Öyle ki,okyanus dipleri şimdiye kadar yüzeye çıkmış bulunmalıydı.
*
Amerika’lı jeofizikçi Harry Hess,İkinci Dünya Savaşı boyunca bir nakliye gemisinde komutanlık yaptı.O günlerdeki gemiler yankılı iskandil denilen bir cihazla takviye edilmişlerdi.Aslında bu cihaz yeni tip bir derinlikölçerdi.Kıyıya yanaşan bir geminin sığ sularda manevra yapmasını sağlıyordu. Hess,bu cihazı fırsat buldukça bilimsel çalışmaları için kullandı.Bu sayede çok önemli bir keşifte bulundu.Herkesin sandığı gibi okyanus tabanı eski değildi.Ayrıca çamurla kaplı nehir ya da göl yatağı gibi kalın bir tortul tabakasıyla da örtülü değildi.Buna karşılık eski alüvyonlara özgü kaygan bir balçık örtüsü vardı.Her yanı kanyonlarla,çatlaklarla ve yarıklarla delik delikti.En önemlisi de guyot olarak adlandırılan volkanik deniz dağları vardı.Hess savaş içinde araştırmalarına devam edemedi.Bu konulara savaştan sonra eğilecekti.
*
1950’li yıllarda okyanusbilimciler önemli bir gerçeği bulguladılar.Yeryüzünde mevcut olan en yüksek ve en geniş dağ sırası suların altındaydı.Bu sıradağlar tüm deniz yatakları boyunca uzanır.İzlanda’da yolculuğa başlayan biri güneye doğru gittikçe,kendisini Atlas Okyanusu’nun ortalarında aşağı bir seviyede bulur.Denizaltı dağ dizisini takip edince Afrika’nın dibinden geçer.Oradan Hint Okyanusu’na,oradan da Avustralya’ya ulaşır.Bu dağ dizisi doruk yerlerinde ada veya takımada gibi su üstüne çıkmış olur.
*
Harry Hess,deniz dibi yayılması kuramını 1960 yılında açıkladı.Deniz diplerinden alınan karot örnekleri,yani özel bir burguyla çıkarılan silindir veya havuç şeklindeki örnekler,okyanus tabanının Atlantik’in ortasındaki okyanus sırtları civarında oldukça genç olduğunu,ama doğuya vaya batıya gidildikçe yaşlandığını gösteriyordu.Şu halde,merkezdeki çöküntü hattının her iki tarafında durmadan yeni okyanus kabuğu oluşuyordu.Arkadan yeni kabuk geldikçe öndeki kabuk çöküntü hattından itiliyordu.Başka bir ifade ile,Yerküre’nin manto katmanından kaynaklanan ergimiş maddeler,okyanusları kuşatan 60 bin km.lik orta okyanus tepelerinden dışarı yükselir.Magma soğurken sırtların kanat bölümlerinden uzaklara doğru itilir.Bu yayılma,birbiri ardına daha genç okyanus tabanları yaratır.Bu madde akıntıları kıtaların sürüklenmesine yol açar.Zira kabuk,kıta sınırlarına vardığında,dalma-batma ile Yerküre’nin içine dalar.Bu durum,büyük miktarlardaki tortulun nereye gittiğini de açıklar.
KAYNAKLAR:
A Short History of Nearly Everything
AnaBritannica
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Orman - Ekoloji - Çevre Ekosistem - çevre,doğa,bitkiler,canlı yaşamı