Ağaçların yaşam süreleri diğer canlılara nazaran çok daha uzundur. Ormanları oluşturan ağaç türlerin çoğu doğal ortamlarında birkaç yüzyıl rahatça yaşayabilirler. Ancak bunu abartan ağaçlar da vardır. Öyle ki; 1963 yılında Amerika'nın Kaliforniya eyaletindeki Sierra Nevada'nın kuzeybatı yamaçlarında bir çam ağacının (Pinus longaeva) yaklaşık 4900 yaşında olduğu belirlenmiştir. Bilim adamları longaeva türü çam ağaçlarının potansiyel ömürlerinin 6000 yıl olduğunu belirtmektedirler. Aslında bir çok ağaç türünün doğal yaşam süresi Pinus longaeva'da olduğu gibi binlerce yıl olabilmektedir. Örneğin Japon Sediri (Cryptomeria japonica) ve Ejderha Ağacı (Dracaena draco) birkaç bin yıl ayakta kalabilen canlılardandır.
Yaşam süresi bu kadar uzun olabilen ağaçların ölümü, doğal süreç içerisinde yaşlanma, tepe kırılması, kabuk yaralanması, fırtına devirmeleri, yangın, kar kırmaları, komşu ağaç rekabeti, böcek ve mantarların yol açtığı zararlar nedeniyle olmaktadır. Ancak bütün bu doğal sebeplerin dışında İNSAN ELİYLE meydana gelen ölümler daha çoktur. Yukarıda sözünü ettiğimiz 4900 yaşındaki çam ağacı bile insanın motorlu testeresinden kurtulamamıştır...
Ancak insanoğlu ağacın odunundan yararlanmak için onu kesmek zorundadır. Aslında bu Modern Orman İşletmeciliği yöntemlerinin de doğal bir sonucudur ve ormandan odun üretmek için ağaçlar kesilirler...
Günümüz ormancılığında, işletmecilik gereği insan eliyle yaşamı sona eren ağaçlar, netice itibariyle ormana zarar vermeyecek şekilde bilimsel esaslar dahilinde planlı ve sistemli bir kesime tabi tutuldukları için bir sorun teşkil etmezler. Ancak insanın etkisi dışında doğal nedenlerle ölen ağaçların yarattığı bir ikilem vardır ve bu ikilem günümüz ormancılarını ve bilim adamlarını oldukça meşgul etmektedir. Bu ağaçlar ormanda mı bırakılmalı, yoksa temizlenerek orman dışına mı çıkarılmalıdır?...
Modern orman işletmeciliğinde ormanlardaki devrilmiş, kırılmış yada dikili durumdaki ölü ağaçlar hem kalan kısımlarından yararlanmak için hem de zararlı böceklerin üremesine yol açmasın diye temizlenirler. Bu bir yerde doğru bir davranıştır. Çünkü ormanlardaki ölü ağaçlarda üreyerek çok büyük sayılara ulaşan ve sonra diğer canlı ağaçlara da saldırıp kitle halinde ağaç ölümlerine yol açan Ips sexdentatus gibi kabuk böcekleri vardır. Bu böcekler normalde sekonder zararlıdır. Yani fizyolojik bakımdan ölü ve hasta ağaçları tercih ederler. Ormanlarda bu tip ağaçların çoğunlukta olması böcekte kitle üremesine yol açar. Milyonlarca sayıya ulaşan böcekler orman içerisinde uygun üreme ortamı sağlayan ölü ve hasta ağaçlar yetersiz kalınca sağlıklı ağaçlara da saldırmaya başlarlar. Bu ise orman için yangından çok daha beter bir tehlike demektir. Nitekim sözünü ettiğimiz Ips sexdentatus türü böcek Doğu Karadeniz Bölgesi'nde 1928-1994 yılları arasında 1.216.250 m3 Doğu Ladininin ölmesine yol açmıştır... Bu yüzden ormancılar kırık, devrik ya da dikili haldeki hasta ve ölü ağaçları hemen ormandan temizlerler...
Ancak öte yandan ölü ağaçlar, ormanlar ve içinde barınan canlılar açısından gözardı edilemeyecek ölçüde gereklidirler ve biyolojik çeşitlilik açısından bulundukları ortama çok büyük katkı sağlarlar. Çünkü ormandaki bir ölü ağaç; algler, mantarlar, likenler, yosunlar, böcekler, kuşlar ve küçük memeli hayvanların özel yaşama alanı olarak işlev görür. Ölü ağacın insan eliyle orman dışına çıkarılması burada yaşayan canlılarının yaşama ortamının yok olması demektir... Bilim adamları, ölü ağaçların orman işletmeciliğinin bir gereği olarak ormanlardan temizlenmesi nedeniyle bir çok özel canlı türünün ya yok olduğunu ya da soyu tehlike altına giren türler listesine (kırmızı liste) girdiğini belirtmektedir...
Günümüzde doğanın ve ormanların korunması, biyolojik çeşitliliğin sürdürülmesi kavramları uluslararası düzeyde ele alınan ve üzerinde hassasiyetle durulan konulardır. Nitekim 1992 yılında Brezilya’nın Rio de Janerio kentinde kısaca UNCED diye adlandırılan Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı toplanmış ve bu konferansta ormanların ve ormancılığın çevre konusundaki hayati önemi bütün açıklığı ile ortaya konmuştur. Bu konferansta ilan edilen "Ormancılık Prensipleri" çerçevesinde biyolojik çeşitliliğin korunarak sürdürülmesi şart koşulmaktadır.
Sonuç itibariyle;
Günümüz ormancılığında ÖLÜ AĞAÇ kavramı oldukça önemli bir yer tutar. Doğal nedenlerle ölen ağaçların ormanda bırakılarak diğer canlılara yaşama ortamı sağlaması, biyolojik çeşitlilik açısından son derece gerekli olmasına karşın zararlı böceklerin kitle üremesi yapmasına da yol açabilmektedir. Arada çok hassas bir denge vardır ve bu dengeyi bozmadan herşeyin yolunda gitmesini sağlamak gerçekten kolay bir iş değildir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Orman - Ekoloji - Çevre Ekosistem - çevre,doğa,bitkiler,canlı yaşamı